Marka Hakkına Tecavüz Suçlarında Delil ve Süpheden Sanığın Yararlanma İlkesi
- Ahmet Ziya TAMER
- 9 Nis 2023
- 1 dakikada okunur
Yargıtay 19. Ceza Dairesi'nin 16.06.2021 tarihli 2020/6708 E. - 2021/6735 K. numaralı kararında
Tescilli bir markanın iktibas veya iltibas yolu ile taklit edilip edilmediğinin tespiti için, şüpheli ürünün orijinal ürün ile karşılaştırılabilmesi ve dosyada delil olarak muhafaza edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, bu durumun her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle ispatlanması zorunludur...
Yargıtay'ın 15.04.2021 tarihli 2020/6579 E. - 2021/4469 K.numaralı kararında
Somut olayda şüphelinin şikayetçi firmaya ait tescilli amblemi ve renkleri taklit ederek kömür torbalarını piyasaya sürdüğü iddia edilmiş olsa da, dava konusu olan ve taklit markalı olduğu iddia edilen kömür torbaları incelenmemiş ve dosya kapsamında delil olarak muhafaza edilmemiştir...
Sonuç olarak,
SMK 30/1 hükmüne göre marka hakkına tecavüz suçu nedeniyle sanık hakkında cezaya hükmedilebilmesinin temel şartı, suçun işlendiğinin her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle ispatlanması zorunluluğudur. Bu zorunluluğun yerine getirilebilmesi için fail tarafından satıldığı iddia edilen ürünlere el konulması, dosya içerisinde muhafaza edilmesi ve bunun için failin işyerinde usulüne uygun arama yapılması gerekmektedir. Şikayetçinin elindeki fisi/fislerine dayalı olarak hüküm kurulması mümkün olmayıp, sadece şikayetçinin elindeki fisin delil niteliği itibariyle iltibas veya iktibas yoluyla marka hakkına tecavüz ederek ürün satışı gerçekleştirildiğinin ispatına elverişli kabul edilmesi doğru değildir. Bu durumda, süpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi hatalıdır.
Marka danışmanlığı ve tescili hakkında daha fazla bilgi almak için bize telefon numaramızdan veya mail yoluyla ulaşabilirsiniz.